GÜLER TÜRKÖZ - Mersin “Levanten Evleri” ile “Türk Evlerinin” Araştırması yapıp birer örnek üzerinde kültür ve yaşayış farkı üzerine yorumların yapılması

TOROS ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR, TASARIM VE MİMARLIK FAKÜLTESİ
ICM 429- İNSAN VE MEKAN İLİŞKİSİ Dersi Araştırma Ödevi
Yürütücü: Sait Özkal YÜREĞİR   Tarih: 16 EKİM 2018
 Mersin “Levanten Evleri” ile “Türk Evlerinin” Araştırması yapıp birer örnek üzerinde kültür ve yaşayış farkı üzerine yorumların yapılması
Hazırlayan: GÜLER TÜRKÖZ- 162010118 
LEVANTEN EVLERİ
 Levanten kelimesi, Fransızca ‘ Lever ’ sözcüğünden türemiştir. Doğmak ve Doğu anlamlarına gelen sözcük, Doğu Akdeniz ülkelerini tanımlamak için kullanılmaktadır. Genel bir ifadeyle, Levanten, Avrupalı bir aileden gelerek bir Doğu Akdeniz ülkesi olan Türkiye’de İzmir’e, İstanbul’a  yerleşenleri ifade etmektedir. Ortak kabul edilen bir tanımlaması olmayan Levantenler, yerli azınlık gruplar ile Batılı insanlar arasında farklı bir toplum ve kültür olarak görülmektedir. Bu  toplumu meydana getirenler İngiliz, İtalyan, Fransız, Macar ve Slav kökenlidir. Levantenler, Osmanlı İmaratorluğu’nun son zamanların da hem devlet işlerinde hem de ticari hayatta oldukça yönlendirici etkiye sahip bir topluluktur.
   Tarihsel süreçte Levanten kelimesi ünlü seyyah; Tancoigne, herhangi bir ülke kökenli olup da, Türkiye’de doğan, evlenen, yerleşen ve Yunanca dil ve adetlerini benimsemiş bulunan insanlar Levanten’dir, demektedir.
Levantenlerin evlerine tekneleriyle ulaşabilmeleri de söz konusu. Tabi o zamanlar kordon boyu için yapılan sahil dolgusu yokmuş.
Bu sıralı levanten evlerinin cumbalı Rum evlerine benzetilmesi, buna benzer olarak 17. ve 18. yüzyıllarda İzmir’e gelen Levantenler benzer stil ve geometriye sahip konaklar inşa etmeye başlamışlar.

   

                             Ege Üniversitesi Rektörlük Binası



                                              MERSİN: ATATÜRK EVİ  
Mersin 3 dinin halen yaşadığı şehirlerimizden birisidir. Gayrimüslim nüfusun oldukça yoğun olduğu mezarlıklarında dahi Hristiyan, Müslüman ve Musevilerin yan yana yattığı bir hoşgörü şehridir. Keza birçok ırktan insanın da 200 yıldır yaşadığı, bölgenin en yeni şehirlerinden birisidir. 
MERSİN- LATİN İTALYAN KATOLİK KATEDRALİ
                                         TÜRK EVLERİ
Asya ve Avrupa coğrafyasının büyük hareketleri ve oluşumları barındıran tarihi içerisinde, Türk boylarının iki asır boyunca göçebe olarak kontrol ettikleri Anadolu’ya 12.asırdan itibaren yerleşmeleri ve Büyük Selçuklu Devleti’ni kurmaları önemli bir merhaledir.
Türk evi  tarih boyunca Türklerin içinde oturdukları ev tipleri olarak tanımlanabilir. Ama Türklerin tarih sahnesine ilk çıktıkları zamandan bu yana mekânları da çok değişmiş; Orta Asya'dan Balkanlar'a Kuzey Afrika'dan Arabistan'a, oradan Karadeniz'in kuzeyine kadar uzanmışlar, ayrıca pek çok da devlet kurmuşlardır.
Özgün Oda Düzeni: Türk evinin en önemli öğesi odadır. İzleyebildiğimiz dönemler boyunca nitelikleri pek az değişmiştir.
Plan şeması: Plan şemaları içinde dış ve açık sofalı tipler, köşklü ve eyvanlı uygulamalarla dikkati çeker. Odaların birbirine bitişik olmasından çok, sofanın uzantılarıyla birbirinden ayrılarak özerklik kazanması plan şemalarının en özgün niteliğidir. Daha sonraki dönemlerde orta sofalı tip görülmeye başlar.

Çok katlılık:
 En az iki katlı olup üst kat yaşama katı olarak belirginleşir ve amaçlanan planı verir. Zemin kat sanki bir sur duvarı gibi sağır, yüksek ve kâgirdir. Üst kat çıkmalarla sokağa uzanır.

Çatı biçimi: Çatı dört yana eğimli olup girinti çıkıntılardan kaçınılmıştır. Saçaklar geniş ve yataydır.

Yapım:
 En belirgin yapım sistemi ahşap çatkı arası dolgu veya bağdadi olan örneklerdir.Bütün bu özellikler halk evinde olduğu kadar yönetici evlerinde de aynıdır. Zenginlik, oda sayısına ve süslemeye etki eder. Bu ev tipi, Türk kültürünün gittiği her yere vurduğu bir damga gibidir. Diğer kültürlerin oluşturduğu evlerden hemen ayrılır, kendi ağırlığını ortaya koyar.
Plan şeması: Plan şemaları içinde dış ve açık sofalı tipler, köşklü ve eyvanlı uygulamalarla dikkati çeker. Odaların birbirine bitişik olmasından çok, sofanın uzantılarıyla birbirinden ayrılarak özerklik kazanması plan şemalarının en özgün niteliğidir. Daha sonraki dönemlerde orta sofalı tip görülmeye başlar.  


Türk evinin temel mimari birimi olan ‘oda’, hem kelime kökeni olarak, hem de nitelikleriyle göçebe çadırı olan ‘otağ’ ın bir devamıdır.
 
Etimolojik açıdan değerlendirildiğinde farklı ifadelerle karşımıza çıkan ‘ev’ kelimesi , eski Türkçede ‘eb’ şeklinde, Selçuklu Çağından itibaren de ‘ev ‘şeklinde tanımlanmaya başlamıştır. Kaynaklara göre Türklerde en eski konaklama biriminin yurt adı verilen çadırlar olduğu bilinmektedir. Yazılı kaynaklarda karşımıza çıkan ev tanımlamasının daha çok mimari yapı tipini ifade ettiği, ancak bununla birlikte çadır türü barınaklar için de kullanıldığı anlaşılmaktadır.

                           İstanbul: Kuzguncuk’ta Fethi Paşa Yalısı 

Comments