DOĞUŞ DOĞRU - MİMAR VE ARCHITECT

     ICM-429 İNSAN VE MEKÂN İLİŞKİSİ
               MİMAR VE ARCHITECT                   02.10.2018
                               Hazırlayan: DOĞUŞ DOĞRU 152010058


Mimar ise, gerek sivil gerekse dinî mimarî yapıları inşa eden sanatçıdır. Mimarlık sanatının toplumdan topluma farklılık gösteren özgün dokusu vardır. Sözgelimi; Türkiye’de 7 coğrafî bölge vardır ve bu bölgelerin mimarî anlayışları ele alındığında farklı tasarımların ortaya konduğu görülebilir. Örnekle pekiştirmek gerekirse; Güneydoğu Anadolu’da sıcaklık derecesinin yüksek seyretmesiyle taş, mimarî oluşumun inşa malzemesidir. Buna karşın İç Anadolu’da ise tuğla ve tuğlanın stirilize hâli kerpiç, yapıların inşa malzemesidir. Yine Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinde ise nem oranının yüksek olmasının bir sonucu olarak ahşap malzeme inşa unsuru olarak kullanılmaktadır.

Mimarînin geçmişi çok eskiye dayanmaktadır. Henüz yazının icadından önceki prototip yapılarda da mimarlık anlayışının varlığı görülür. Hazırlık kültürleri olarak Anav, Afanasyevo, Andronovo kültürlerini ele aldığımızda ilkel kulübe yapılarının aynı zamanda ilkel mimarlık anlayışı olduğunu da belirtebiliriz. Dönemin ilkel insanları barınma gibi temel ihtiyaçları başta olmak üzere sanat yapmak için de farklı kulübe inşa etmişlerdir. Sadece barınma amaçlı yapmadıklarının en somut göstergesi olarak mezarlarının çevresini oval olarak tasarlamalarıdır. Bu anlayış da gösterir ki salt mezar inşa etme çabasında olmadıkları görülür. Makalede ele alınan mimarlık sanatının zaman zaman değişik kültürlerin etkisiyle değişime uğramış üslûp anlayışları vardır.

Mimarlık sanatının üslûbunu sanatçılar belirler. Her sanat dalında olduğu gibi bu sanat dalında da öncelikle yerel özellikler kullanılarak yerli mimarlık üslûbu doğmuştur. Bu üslûpta yerel bölgelerin iklimiyle şekillenen mimarî yapının ortaya konması bu üslûbun somut göstergesidir. Bunun aksine; Batılılaşma sürecinin yaşanmasıyla mimarîde barok ve rokoka adında yeni üslûplar doğmuştur.


Barokun ve rokokonun özetini aktarırsak; kıvrık dallar, vazoların içinden çıkan devasa çiçek motifleri saray gibi yapılarda karşımıza çıkmıştır. Sonuç olarak mimarlık sanatında durağanlık değil ilerleme söz konusudur. Ayrıca etkileşim de kaçınılmaz bir olgudur.

Comments